11 Temmuz 2015 Cumartesi

HAKKIMIZDAN HAYIRLISI




Hafif sıcak hafif serin günlerin ardından öyle böyle  on bir ayın sultanı Ramazan’ın da sonuna geldik.  Cemaat huşu içinde geçmek bilmeyen on yedi saatin dolmasını beklerken açıkçası ben arabanın yağını suyun eksik etmeyenlerdendim. 

Önümüzdeki haftanın sayılı iş günü ile geçecek olması, kumbarayı kıran her kesimden insana tatil için Piri Reis kadar olmasa da hasbel kader bir rota çizdirdi. Gündeme tüm ağırlığıyla oturan tatil programları, smaç rekoru kıran döviz kuruyla, kör döğüşü yapan siyasi partilerin artık magazinsel haber tadında izlediğimiz acizlik tablolarını unutturuyor.

Olacakları görmek gibi bir gücüm elbette  yok ama ruhuma daral getiren ritüelleri cami hocasının bayram namazının kılınışını tarif ettiği gibi sıralamakta fayda var.

Sabah kalkılacak, yarı uyur halde camiye doğru yola düşülecek. Spekülatif şekilde artan cemaatin içinde yer bulmanın imkansıza yaklaştığı o anların birinde kaşla göz arasında bir anlık boşluktan faydalanılacak ve rahatı kaçırılan abilere kafa selamı çakılacak.

Huşu içinde kılınan namazdan sonra bağışlar takdim edilerek, nüfus müdürlüğünce kütüğün bağlı bulunduğu fırının sırasına girilecek.  İnternetten hazır mesajlar kopyalanıp, tüm kişi listesine gönderilecek ve bayramı kutlama ihalesi böylece taşeronlara devredilmiş olacak.

Tatil bölgesine gitmek için trafikte hayatını ortaya koyanlar ise mayalanmış hamur misali şişen fiyatlarla kardeş kardeş oturup, ne iyi oldu da geldik sakızı çiğneyecekler.
Bayramı takip eden Pazartesi günü ise Ramazan naftalinlenerek kutusuna koyulacak. Ağzı sıkıca bağlandıktan sonra çocukların ulaşamayacağı serin yerlerde, on bir ay boyunca güvenle muhafaza edilecek.

Sonra ahey ahey ve yer yer tey tey çekilerek gerdan kırmalarda eski düzene dönüş kutlanacak.

VER ODUNU

Gelsin gıybet şöyle yeter dinlendi denilecek ve yine baş köşeye oturtulacak.

Dünya üzerinde var olan tüm din ve inanışlara göre, yalan söylemek yasakken; hadi onları da geçtim insanın kendinden ve çevresindekilerden tiksinmemesi için köşe bucak kaçması gereken yalan yere yemin etmeler boşları götürürken, kuyu kazmalar yarım bırakılan yol yapım işlerine devam edecekler.

Kuralı ihlal edenler “Keko” kısaltmasıyla en arkadan indirimli biletle teselli edilecek, verilen zekat ve fitreler cukkalama yöntemleri  ile serçe pençesi tekniği uygulanarak çaktırmadan ince ince yerine konacaktır.

Faiz gol kralı koltuğunu kimseye kaptırmazken, “E ama ne yapalım herkes faiz alıyor” kılıfı kuru temizlemenden geldiği için mevzuya cuk diye oturacaktır.

Faizle yenen hurmaların, bir türlü geçmeyen kanamalı esnaf ağlamasının katığı olduğu görmezden gelinerek ortada çevrilen top yine sahipsiz kalacaktır.

Tozu dumanı yutmaktansa, tozu dumana kattığını zanneden ateşi cürmünden küçük tozutmuşlar,  ağızlarını bükerek verdikleri ulvi ve dini tavsiyeleri Kuran-ı Kerim’de defalarca söylendiği halde üç beş kuruşa değişmeyi üstün zeka madalyası sanacak, kendilerini sevenler olarak niteledikleri kişileri elli farklı sosyal paylaşım mecrasından Sherlock Holmes gibi takip edip delilleri toplamayı ise tripkâr tavırlarına sermaye yapacaklardır.

Bunlar yetmezmiş gibi, yaşça büyüklerin nerde o eski bayramlar şarkısı tüm radyolarda liste başı olacak namazdan sonraki tesbihatlarda bir tur da “bitse de gitsek, Rabbim sen kurtar, akıl ihsan et” diye okunduktan sonra ümmeti Muhammed’in şefaati için akıllı telefonlardaki en kafa kaldırılamayan uygulamaya üflenecek.


Ramazan bayramınızı kutlar esenlikler dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder