Geçtiğimiz yıllar boyunca türlü türlü şaşakalozluğu konaklama
fiyatına satan ithal mutfak temsilcisi restoranlara inat sonunda halk kendi
direncini ve iradesini ortaya koydu.
Sevinç ve üzüntü başta olmak üzere yapılan hiçbir şeyde
ortayı bulamama alışkanlığımız, bu konuda da icra edilenin “Ne var ki bunda”
tepkisiyle menülerde yerini almasını sağladı.
Bugün artık İstanbul’daki en kıçı kırık kafenin menüsünde bile
Dünya mutfağının eşsiz olmasa da, ye de git işte muamelesi yapan seçenekleri
yer alıyor.
Benim kişisel favorim ise, tarifsiz bıjırtısı ile görenlere “La
bu ne ki” dedirten fajita.
Diyaloglar duruma göre farklılık gösterse de
sonuçlar hep aynı üçgen içinde sıkışıp kalıyor.
-
-Hoş geldiniz abi, ne alırdınız.
- -Sen ne tavsiye edersin?
- -Abi bizde zaten dünya mutfağı var, yani böyle hamburgerinden,
risottosuna kadar; ama ben abime şöyle bıj bıj bıjlayan bir fajita yaptırayım,
gerçekten çoh güzel oluyor.
-
Yani hep yiyoruz ama..
- -Abi öyle deme, bizimki başka geçen buraya adam taa
Meksika’dan gelmiş, ona da yaptıh, yav inan adamın ahlı boncuh oldu. Diyor ki
bu nasıl güzel bıjlıyor. Yeminlen memlekette biz eşşek eti yiyoruz.
- -Peki madem.
- -6 numaraya fajita çek!! Abi ayran dolduyorum J
Gel gelelim bu elit dünya karması gerek rengi gerek kokusu
gerekse fiyatıyla karnı aç bizlere kendi numaralarını gösterirken, anam usulü
mercimek yel gider kum kalır edasıyla listelerdeki onursal başkanlık görevini
yürütmeye devam ediyor.
Ağız tadıyla yemeniz dileğiyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder