Japon yönetim anlayışı olan Kaizen sürekli iyileştirme
anlamına gelir ve emirlerin ustalık derecesine göre alt kademelerin
yönlendirmesiyle oluşacağını temel alır.
Önemli olan nokta yönetimin sert esen rüzgarlarına rağmen
koltuklarına tutunmayı başarmış olanların, işi yapanlar ve dokunanlar kadar iyi
bilemeyeceği gerçeğini kabullenmesidir. Bu tevazulu tutum sayesinde üretim
esnasında oluşan hatalar gözle görülür biçimde düşüşe uğrayınca, kârlılık da ne
oldum delisi gibi havalara fırlamıştır.
Peki adını seminer salonlarında rakip firmanın ya da paralel
departmanın yöneticisine kireçlenen sohbetin arasında yahut ben de varım
demeden önce selam verircesine ağzımıza doladığımız bu kaizen neden
memleketimizde bir türlü dikiş tutturamıyor ?
İşçiler mi yaptığından habersiz yoksa müdürler mi leblebiden
müdür? İkisinin de geçerliliği en hızlı ulaşımın torpille sağlandığı
coğrafyamda mümkün olsa da, bu defa
yaşın kurunun yanında yanmasına müsaade etmeyelim.
Kısa cevap mesleki
inat. İşçiler nasıl olsa yapıyoruz diyerek boş vermişliğin serin gölgesinde
rutinlerini sürdürürken, yöneticiler ise okulunu okuduk biz hele şu raporlara
bir daha bakalım duruma göre kabı değiştirip birkaç dal keselim edasıyla
toplantı odalarına yeni bulunan heyecanlı tarikatın mabetlerine koşar gibi
doluşmakla meşguller.
Zaten birbirleriyle iletişime geçmeleri ve fikirlerinin her ne olursa olsun
üstünlüklerini kabul edip eksik bilgilerini Türkçelerinin kristal
kırılganlığına yahut barbar tonlamalarına aldırmadan diyaloglarını sürdürerek
sonuçlandırmaları hep hayali kurulan ancak asla gerçeğe dönüşmeyen tatlı bir
rüya olsa gerek.
Cüppelerini çıkartıp aynı tabağa kaşık vurarak işe alınma
amacını unutmayanlar ise afili başlıklara ihtiyaç duymadan imrenerek baktığımız
refleksi genetik kodlarına çoktan kazıdılar. Nasıl yani sorumuza, havada asılı
kalmak için yerçekimsiz ortama ihtiyaç duymayan ve bunu gayet olağan kabul eden
kabilenin bir üyesi olarak sadece çekik gözleri ile “KAİZEN” dediler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder